Aslında her şeye bir gözlük arkasından baktığımızı söylesem? Aslında hiçbir şeyi o filtreden geçirmeden bakamadığımızı. O ışığı olduğu rengiyle asıl rengini aslını görmek ister miydik? Bunu geldiğimiz gördüğümüz yaşadığımız dünyanın filtresinde olarak yapıyoruz. Algımızı daraltan bir şey ve öğrenme kolaylığı sağladığı içinde tercih ediyoruz. Çünkü isim veriyoruz ve öğrenmek kolaylaşıyor. Bu aslında o durumu o kişiyi o veriyi gerçekten tanıyamamaya sebep oluyor. Fark ettim ki tanımak istediğim sevmek istediğim şeye o yüzden tanımadan yaklaşırım onu araştırmam, soruşturmam onu bana verdiği gördüğüm onun konuştuğu tavrı izlerim ve asıl sonucun ortaya çıkması an meselesi olur. Yargısız yaklaşmak birine, bir şeye onu gerçekten sevmek istemek değil mi? Yar-gılarla onu yar-dan atmadan. Onu olduğu gibi kabul ederek hayatına. Onun olduğu şeyi görmek isteyerek. Buna izin vermek onun varlığının olduğu şeyinde ortaya çıkması demek. Bu sevmek değil mi gerçekten? Bir şeyin dünya da kendini var edebilmesi demek yeni bir dünya evren keşfetmek gibidir. Kendisi için ve biz için. Bunun için güç bulması birinin onu anlamak istemesiyle dinlemesiyle başlar. En iyi yapılan konuşma birini gerçekten dinlediğimizde söylediğimiz bıraktığımız sessizliktir. Çok uzamasın o da eşlik etsin ve hiç susmasın. İster karşıdaki ve işte gerçek diyalog, gerçek buluşma. Bundan ne kadar uzak olabiliriz? Kendimiz olmaya sürekli kendimizleyken. Her an bu açık alan bırakılabilir. Biri bu kadar çok sevilebilir.
Aslında her şeye bir gözlük arkasından baktığımızı söylesem? Aslında hiçbir şeyi o filtreden geçirmeden bakamadığımızı. O ışığı olduğu rengiyle asıl rengini aslını görmek ister miydik? Bunu geldiğimiz gördüğümüz yaşadığımız dünyanın filtresinde olarak yapıyoruz. Algımızı daraltan bir şey ve öğrenme kolaylığı sağladığı içinde tercih ediyoruz. Çünkü isim veriyoruz ve öğrenmek kolaylaşıyor. Bu aslında o durumu o…
Yorum bırakın